Ekrem İmamoğlu’nun 6 Mayıs 2019 konuşmasının hitabet açısından değerlendirilmesi
Öncelikle konuşma öncesindeki durumu hatırlamamız gerekiyor. Her konuşmanın “zemini” konuşmayı belirleyen özelliklerle doludur. Bu konuşmadan önce, YSK Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı İBB Seçimlerini iptal etmiş, moraller bozulmuş, günlerce beklenen mazbata geri alınmış, Ekrem İmamoğlu’nun tepkisi geniş halk kesimleri tarafından bekleniyor. Boykot edelim, ne olursa olsun hiçbir seçimi kazanamayız diyen bir grup sesini yükseltmiş. Ankara’da CHP yönetimi henüz bir tepki vermemiş, Ekrem İmamoğlu o akşam normal programının dışına çıkarak bu konuşmayı yapmaya karar veriyor. İçinde olduğu koşullar çerçevesinde hazırlanacak çok vakti de yok. Mikrofonun arkasına geçtiğinde sakin ama üzgün bir görüntüsü var. Ramazanın ilk günü olması dolayısı ile orucunu açmış, onunla ilgili de iyi dileklerini belirterek konuşmasına başlıyor.
2’10” : “Ramazan ayı kul hakkı yememe ayı”… İmamoğlu burada kampanyasının temel iddialarından birini oluşturan halkın parasını halka hizmet için değil, birilerini zengin etmek için kullanan İBB’ye eleştirisini Ramazan ayının kutsallığı ile birleştiriyor. Sesini girişe göre biraz yükseltiyor ve beklediği alkışı alıyor.
4’28” : Güçlü el hareketleri ile desteklenmiş “Bizim için siyasi partiler araçtır, amaç bu millete hizmet etmektir” dedik.
5’48” : “Anlaşalım, bizim meydanlarımızda artık “yuh” yok, bizim meydanlarımızda sevgi var”… Burada dinleyicilerden gelen yuh nidalarını bir taraftan bitirirken diğer taraftan kucaklayıcı tavrını sürdürüyor. Bunu iki yana geniş açılmış kolları ile destekliyor.
7’04” : Bizim yanımızda yola çıktığımızda kimse yoktu “siz” vardınız… Dinleyicilerle daha sıkı bağ kuran bir cümle ve parmak işareti ile onları gösteren güçlü jest.
8. dakikadan itibaren kazanılan seçimle ilgili konuya geçiş yapıyor İmamoğlu.
9’06” : Güçlü bir el hareketi… Anadolu Ajansı’nı eleştirirken kendini göstererek “…..kendi çıkarları için kullandılar..”
9’16” : Belki canınız sıkkın ama buradayız, umudunuzu yitirmeyin… Yumruk hareketi ile desteklenmiş ilk büyük mesaj.
10’18” : Belki de ilk kez bir politikacı rakiplerini yuhlatmaktan “güldürmeye” geçiş yapıyor. “Gülün, ben sizin yerinizde olsam gülerdim. Bu adamların gülünecek hali var, vallahi gülün!”
Kronolojik akış ile devam ediyoruz.
13’20” : “Yüksek Seçim Kurulunu kınıyorum”
14’02” : YSK’nın kararına en temel itiraz argümanını seslendiriyor : “Kardeşim aynı kurullarla geçen yaz Cumhurbaşkanı seçtin, referandum yaptın anayasayı değiştirdin, o zaman bu seçimler de şaibelidir”
15’13” : Konuşmanın seyrini değiştiren nokta… İmamoğlu “Size bir şey söyleyeceğim” diyor, o anda topluluktan bir tepki alıyor, cümlesine devam edemiyor. Bir adım geriye atıyor, sonra kürsünün önüne doğru gelip önce ceketini çıkarıyor, sonra kravatını çıkarıyor, sonra gömleğinin kollarını sıvıyor. Yavaşça. Halk destekleme çığlıklarını arttırıyor. Daha önce görmedikleri bir manzara.
15’39” : Ancak kürsüye geri dönüyor. Kollarını iki yana açarak akılda kalacak şu sözleri söylüyor: “Yolumuz uzun, heyecanımız yüksek, gençliğimiz var, gençliğimiz var, biz adalete susamış, demokrasiye inancı tam, Türk gençleriyiz” (yumrukla)
Bence bu nokta konuşmanın havasının da değiştiği, Ekrem İmamoğlu’nun artık olumsuz havadan sıyrılıp umut verme kararlığında olduğu ve özellikle ceketin çıkmasıyla daha da güçlü hale gelen tarihi bir bölüm. Kelimeler konuşmamızın en önemli gücüdür, lütfen konuşmaların sadece %7’si kullanılan kelimelerle ilgilidir diyenlere inanmayın. 15’39 – 15’54” arasını alın, kelimeleri çıkarın geriye harika bir vücut dili görüntüsü var ama kelimeler yoksa konuşma da yok.
17’40” : Artık tempo yükseldi, “ben biliyorum, tüm Türkiye’nin adalet duygusu, vicdanı bizimle birliktedir”.. Bu noktada elini göğsüne götürerek “vicdan” kelimesinin gücünü arttırıyor.
19’20” : “Beylikdüzün’de ağlayan genç kızlarımız vardı. Ağlamasınlar! Buradayız hep beraber çalışacağız.” Duygulara hitap eden, güven veren önemli bir bölüm.
21’28” : Eyleme çağrı… “tüm dostlarımızdan herkese haklılığımızı anlatmalarını istiyorum”
21’35” : “Artık konuşma vakti. Sanatçı konuşacak, iş insanı konuşacak”.. Sonradan en çok etki yapan cümlelerden biri bu oldu. “Artık herkes konuşacak”
22’55” : Konuşma yüksek tempoda devam ediyor. Beni neden istemediler biliyor musunuz, ne demiştim? “Artık kişilere, gruplara, partilere, derneklere, vakıflara, cemaatlere hizmet yok” dedim, millet var millet! Büyük coşku yarattı bu sözler. İmamoğlu her kelimede bir kolunu işaret parmağı karşıyı gösterecek şekilde ileriyi göstererek kelimelerin gücünü arttırdı. Etkisi kalıcı oldu. Ayrıca cümleyi yavaş bir tempoda söyledi, neredeyse duyanların bu cümleyi beyinlerine kazımalarını ister gibi. Yavaş tempoda.
25’44” : Enteresan bir açılım… “Ben buradan verdiğim mesajlarla o hain kararı alan YSK üyelerinin de çocuklarının ve torunlarının hayatlarını kurtaracağım.” Mesajını daha da net ve temiz bir hale getiriyor, ben partiler üstüyüm, geleceğimiz için çalışıyorum. Tüm İstanbulluların geleceği için çalışacağım. Rakiplerimin bile iyiliğini istiyorum. Geniş gönüllüyüm.
29’00” : 45 yıllık hayatımda bir politikacıdan hiç görmediğim bir sahne hareketi… “Umudunuzu yitirmeyin… Umut burada” derken kendini işaret ediyor. Ne müthiş bir hareket! Hitabet açısından şapka çıkarıyorum!
Ekrem İmamoğlu bu zor zaman konuşmasında tarihe bir iz bıraktı. Gelecekte etkili bir politikacı olacağı görülüyor, hitabet de bunun önemli bir parçası.. Vücut dilini çok etkili kullanıyor, birden süratini değiştirebiliyor. Olumsuz ifadelerde çok kalmayıp umut aşılayan söyleme geçebiliyor. Hakkımı yedirmem derken inandırıcı bir tonlama ve ifade buna eşlik ediyor. Genciz derken kolları sıvanmış gömleği ile bu ifadeyi güçlü kılıyor. Ve umut burada derken dinleyenlerin ve geleceğe umutla bakmak isteyenlerin gönlünü okşuyor.
Hitabet açısından son derece etkili, içinde bulunulan konuma göre hedeflerine ulaşmış, vücut hareketlerinin büyük uyumu ile güçlü mesaj vermiş tarihi bir konuşma!
Ara
Son Yazılar
- Korkuyla Yönetmek Üzerine Eylül 27, 2023
- Takdir vermekten kaçınma sebepleri ve olası çözüm yolları Eylül 20, 2023
- Koçvari yaklaşımda 4 temel duygu Eylül 13, 2023
- Orta Kademe Yöneticilerinin Önemlerinin 12 Sebebi Eylül 6, 2023
- Ekibinizin size “açılabilmesi” için kullanabileceğiniz 3 soru Ağustos 30, 2023
Arşiv
- Eylül 2023
- Ağustos 2023
- Temmuz 2023
- Haziran 2023
- Mayıs 2023
- Nisan 2023
- Mart 2023
- Şubat 2023
- Ocak 2023
- Aralık 2022
- Kasım 2022
- Ekim 2022
- Eylül 2022
- Ağustos 2022
- Temmuz 2022
- Haziran 2022
- Mayıs 2022
- Nisan 2022
- Mart 2022
- Şubat 2022
- Ocak 2022
- Aralık 2021
- Kasım 2021
- Ekim 2021
- Eylül 2021
- Ağustos 2021
- Temmuz 2021
- Haziran 2021
- Aralık 2020
- Şubat 2020
- Ocak 2020
- Aralık 2019
- Kasım 2019
- Ekim 2019
- Eylül 2019
- Ağustos 2019
- Temmuz 2019
- Haziran 2019
- Mayıs 2019
- Nisan 2019
- Mart 2019
- Şubat 2019
- Ocak 2019
- Aralık 2018
- Kasım 2018
- Ekim 2018
- Eylül 2018
- Ağustos 2018
- Temmuz 2018
- Haziran 2018
- Mayıs 2018
- Nisan 2018
- Mart 2018
- Şubat 2018
- Ocak 2018
- Ekim 2017
- Eylül 2017
- Mayıs 2016
Kategoriler
- bağımsızlık
- Bağlılık aktiviteleri
- Bağlılık faktörleri
- Çalışan Bağlılığı
- Çalışan Sağlığı
- Çeşitlilik
- Delege etmek
- Geliştiren Organizasyon
- Genel
- Geri Besleme
- girişimcilik
- Güven
- Güven ortamı
- Hesap Verilebilirlik
- Hitabet
- inovasyon
- İş Dünyası
- İş kitapları
- İş-Hayat dengesi
- İşe Alım
- İşveren Markası
- Kapsayıcılık
- Kişisel deneyim
- Kişisel Gelişim
- Kitap
- Liderlik
- Mentörlük
- Ödül ve takdir
- Ofiste iletişim
- ofiste politika
- Ofiste verimlilik
- Pazarlama
- Psikolojik Güvenlik
- Referanslar
- Sağlık
- şeffaflık
- silo mentalitesi
- Şirket kültürü
- Takımlar
- Toplantılar
- Var olma amacı
- Wellness
- Yöneticinin Kalitesi