Çalışanlar nasıl bir liderin etrafında olmak istemezler?

Bir süre önce “Aşındırıcı Liderler” ile ilgili bir yazı yazmıştım, şaşırtıcı şekilde bu konudaki gerçekliğin düşündüğümden çok daha yaygın ve acı olduğunu görüyorum. Bu yazımı öncelikle hatırlatmak isterim.
Bir büyük bankanın Genel Müdür Yardımcılığı gibi son derece etkin ve yüksek bir pozisyonunda olan bir liderin davranışlarını onunla 15 yıldan fazla zamandır çalışan ekip arkadaşından dinleme şansım oldu. Dinledikçe şaşırdım, özellikle halen o rolde nasıl tutulduğunu, büyük resimde nasıl bir katkı verdiğini ve eğer bu davranışlara rağmen yerinde kalabiliyorsa nasıl bir ilişki ağı içinde olduğunu merak ettim. Buyurun özetleyeyim…
Ben Bilirim
Toplantılarda genelde konuşanlara kötü sözlerle saldırma, aşağılama, kötü hissettirme…. Böyle davrandıktan sonra da diğer çalışanların konuşmak istememesini şaşkınlıkla karşılama ve diğerlerine de laf etme. Kendi kafasındaki mükemmellik kriterine göre işleri değerlendirme ve bu kriterin dışına çıkıldığında aşırı dramatik tepki gösterme.
Ben buranın hakimiyim, bağırırım
Bireylere ve gruplara bağırarak seslenme, bu şekilde konuşunca mesajının daha etkili gittiğini zannetme… Yüz yüze bağrış çağrıştan sonra telefonla arayıp bir tur daha bağırma. Kendi beğenmediği işlerle ilgili “genel” nutuk çekme eğilimi… (Bu bankada her şeyi zamanında ve mükemmel yapmalıyız)
Siz bir Hiçsiniz
Toplantılarda ekibi aşağılama, hakaret etme. Bir bölüm müdürüne kendi çalışanları önünde kötü sözler söylediğinde oluşacak ciddi sıkıntıyı anlayamama… Kendi ekibini aşağıladıkça aslında kendini aşağıladığının farkında olmama.. Uçağa binip başka şehirden gelmiş şube müdürlerini konuşturmama, dediklerine değer vermeme.
Kızdırmayın beni
Bir hata gördüğünde hırsını alamama, duygularına yenik düşme. Karşındakini küçük ve çaresiz hissettirme.
Toplantıda ben konuşurum
Kalabalık toplantılarda çoğunlukla konuşma eğiliminde olma. Dinlememe. Değer vermeme. Uzman görüşlerini hiçe sayma. Ben var ya ben yaklaşımı. Konuşmayı çok sevme.
Takdir mi?
Hiç takdir etmeme. Olumlu giden bir süreci veya uzun saatler çalışmış insanları onurlandırmayı aklından bile geçirmeme. Takdir etse veya dinlese çalışanların “şımaracağına” dair derin inanış. Çalışanları “hilekar ve tembel” olarak etiketleme ve tüm iletişimlerinde bu ön kabule göre davranma.
Lider yetiştirmeye ne gerek var?
Benzer işi yapacak bir bölge müdürünün dahi kendi ekibinden aday gösterilemeyecek olması, aşağıdan yeni liderlerin gelişmesi ile ilgili hiç çaba göstermeme. Bu tür yeni rollere “kendi çevresinden” ama işi bilmeyen birilerini aday gösterme eğilimi. Bu işi bilmeden atananların da ona minnettar olması ve işi becerebilecek tecrübeli liyakat sahibi çalışanların da bankadan ayrılması.
İnsan Kaynakları?
Yarattığı korku iklimi sayesinde İK’ya onunla ilgili olumsuz raporların gidişini engellemeye çalışma. Bu geri bildirimler gitse bile İK’nın hareket etmesini engelleme. Bankanın yabancı ortakları ile arayı sıkı tutarak korku ikliminin devamını sağlama eğilimi.
Yazarken yoruldum. Şaşkınlık veren tarafı şu, yüksek çalışan sirkülasyonu, tükenmişlik sendromu yaşayan çalışanlar, sürekli çatışma ve sıkıntılı bir ortam gibi faktörleri genel müdür ve diğer hissedarlar görmüyorlar mı? Neden harekete geçmezler?
Ara
Son Yazılar
- Korkuyla Yönetmek Üzerine Eylül 27, 2023
- Takdir vermekten kaçınma sebepleri ve olası çözüm yolları Eylül 20, 2023
- Koçvari yaklaşımda 4 temel duygu Eylül 13, 2023
- Orta Kademe Yöneticilerinin Önemlerinin 12 Sebebi Eylül 6, 2023
- Ekibinizin size “açılabilmesi” için kullanabileceğiniz 3 soru Ağustos 30, 2023
Arşiv
- Eylül 2023
- Ağustos 2023
- Temmuz 2023
- Haziran 2023
- Mayıs 2023
- Nisan 2023
- Mart 2023
- Şubat 2023
- Ocak 2023
- Aralık 2022
- Kasım 2022
- Ekim 2022
- Eylül 2022
- Ağustos 2022
- Temmuz 2022
- Haziran 2022
- Mayıs 2022
- Nisan 2022
- Mart 2022
- Şubat 2022
- Ocak 2022
- Aralık 2021
- Kasım 2021
- Ekim 2021
- Eylül 2021
- Ağustos 2021
- Temmuz 2021
- Haziran 2021
- Aralık 2020
- Şubat 2020
- Ocak 2020
- Aralık 2019
- Kasım 2019
- Ekim 2019
- Eylül 2019
- Ağustos 2019
- Temmuz 2019
- Haziran 2019
- Mayıs 2019
- Nisan 2019
- Mart 2019
- Şubat 2019
- Ocak 2019
- Aralık 2018
- Kasım 2018
- Ekim 2018
- Eylül 2018
- Ağustos 2018
- Temmuz 2018
- Haziran 2018
- Mayıs 2018
- Nisan 2018
- Mart 2018
- Şubat 2018
- Ocak 2018
- Ekim 2017
- Eylül 2017
- Mayıs 2016
Kategoriler
- bağımsızlık
- Bağlılık aktiviteleri
- Bağlılık faktörleri
- Çalışan Bağlılığı
- Çalışan Sağlığı
- Çeşitlilik
- Delege etmek
- Geliştiren Organizasyon
- Genel
- Geri Besleme
- girişimcilik
- Güven
- Güven ortamı
- Hesap Verilebilirlik
- Hitabet
- inovasyon
- İş Dünyası
- İş kitapları
- İş-Hayat dengesi
- İşe Alım
- İşveren Markası
- Kapsayıcılık
- Kişisel deneyim
- Kişisel Gelişim
- Kitap
- Liderlik
- Mentörlük
- Ödül ve takdir
- Ofiste iletişim
- ofiste politika
- Ofiste verimlilik
- Pazarlama
- Psikolojik Güvenlik
- Referanslar
- Sağlık
- şeffaflık
- silo mentalitesi
- Şirket kültürü
- Takımlar
- Toplantılar
- Var olma amacı
- Wellness
- Yöneticinin Kalitesi